Türkiye’de Sanayi ve Sanayinin Kuruluşunda Etkili Olan Faktörler

Topraktan ve toprak altından elde edilen ham maddeler, sanayi faaliyetleri sonucu tüketime elverişli mallar hâline dönüşerek pazara sunulur.

Bu anlamda sanayi, işlenmemiş (ham) veya yarı işlenmiş ürünlerin fabrika ve imalathanelerde işlenerek kullanılır hâle dönmesidir. Ham maddenin, kullanılır mal hâline dönüşmesinde sanayinin basit şekli olan el tezgâhından, atölye veya imalathanelere ve büyük sanayi tesislerine (fabrikalara) kadar çok farklı büyüklükte tesisler kullanılır.

Sanayinin kurulup gelişmesi için bir tesisin olması gerektiği gibi ham maddeyi işleyecek iş gücü (işçi) ve enerjiye de gereksinim vardır. Ayrıca bir tesisin kurulabilmesi için sermayeye, mamul malın alınıp satıldığı pazara ve malın tüketim alanına ulaşması için ulaşım sistemlerine gereksinim duyulur.

Büyük sanayi devriminin gerçekleşmesinden bu yana dünya üzerinde yer alan her ülke kendi ham maddesini işleyebilecek düzeye gelmek için çaba sarf etmektedir. Batı ülkelerinin büyük kısmı sanayileşme sürecini tamamlamış ve ekonomik bakımdan gelişmiş ülkeler durumuna gelmişlerdir.
Türkiye gibi bazı ülkeler ise henüz sanayileşme sürecinde olup ekonomik bakımdan kalkınmakta olan ülkeler grubunda yer alır. Ülkemizin son yıllarda ihraç ettiği ürünlerin % 80’inin sanayi ürünlerinden oluşması, besin ve dokuma sanayinden, çeşitli makinelerden uçağa kadar birçok ürünler üretmesi, Türkiye’nin sanayileşme sürecinde önemli bir mesafe aldığını gösterir.

Sanayinin Kuruluşunda Etkili Olan Faktörler
Ham madde

Ülkemiz, sanayide kullanılan ham madde kaynakları bakımından oldukça zengindir. Bunlar; yer altı kaynaklarından demir, krom, bakır, çinko rezervleri gibi metal madenler, bor tuzları, çimento ham maddeleri, deniz ve göl sularımızdaki tuz ve sodyum sülfat gibi metalik olmayan madenler bakımından geniş rezervlere sahiptir. Diğer taraftan tarımsal, hayvansal ve orman ürünleri gibi yer üstü kaynakları da ülkemizde büyük çeşitlilik gösterir. Nitekim dokuma sanayinin ana ham maddesi olan pamuk ve yapağı; şeker sanayinin ham maddesi şekerpancarı; çay sanayinin ham maddesi yaş çay; tütün mamullerinin ham maddesi olan tütün; gıda endüstrisinin ham maddesi un; sebze, meyve ve çeşitli hayvansal ürünler; kağıt ve selüloz sanayinin ana ham maddesi olan orman ürünleri bakımından ülkemiz oldukça zengindir.


Enerji
Sanayinin en önemli kuruluş faktörlerinden biri de enerji kaynaklarıdır.


Sanayi tesislerinin çalışması, aydınlatma, ısınma ve ulaşımın sağlanması büyük ölçüde enerjiye dayanmaktadır. Enerji, ülkelerin kalkınmasında önemli bir güç olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ülkelerin gelişmişlik düzeyleri belirtilirken ürettikleri ve tükettikleri enerji miktarları da göz önünde bulundurulmaktadır.

Enerji kaynakları, yenilenemeyen ve yenilenebilen kaynaklar olarak iki grupta toplanır. Yenilenemeyen enerji kaynakları taş kömürü, linyit, petrol ve doğal gazdan oluşan fosil yakıtlar ile nükleer enerji gibi rezervi sınırlı olan ve tükendiğinde yenilenemeyen kaynaklardır. Yenilenebilen enerji kaynakları ise güneş, rüzgar, su ve jeotermal enerjiden oluşan ve kendi kendilerini yenileyebilen kaynaklardır.

Türkiye enerji kaynakları bakımından yeterli potansiyele sahip bir ülkedir. Petrol ve taş kömürü yetersizliğine karşın linyit rezervleri bakımından oldukça zengindir.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli de zengin ve çeşitli olup ülke içinde kömürden sonra ikinci en büyük enerji kaynağı grubudur. Türkiye’deki başlıca yenilenebilir enerji kaynakları arasında hidrolik enerji, biyokütle, rüzgâr, biyogaz, jeotermik ve güneş enerjisi yer alır

İşgücü
Sanayide üretim ne kadar makineleşse de nitelikli iş gücüne her zaman gereksinim duyulur. Ülke nüfusunun sürekli artması ve genç nüfusun fazla oluşu, iş gücü bakımından Türkiye’yi zengin bir konuma getirmektedir. Diğer taraftan Cumhuriyet’in ilk yıllarında nitelikli iş gücü bulamayan sanayi tesisleri için günümüzde bu sorun ortadan kalkmıştır. Üniversitelerin mühendislik bölümlerinden mezun olan gençler, sanayinin hemen her dalında çalışabilecek nitelikli teknik personel açığını kapatmaktadır. Ayrıca ara iş gücü gereksinimi de çeşitli teknik lise ve yüksekokullar vasıtasıyla karşılanmaktadır.
Sermaye
Sanayinin kuruluş koşullarından biri olan sermaye, ülkemizde çeşitli biçimlerde karşılanır. Bu bakımdan çimento, şeker ve dokuma sanayimiz büyük ölçüde millî sermaye ile kurulmuştur. Demir çelik, çinko kurşun, boksit tesisleri gibi metalürji fabrikaları uzun vadeli dış kredi kaynaklarından yararlanarak faaliyete geçmiştir. Otomotiv ve uçak sanayimiz ise yabancı sermaye ortaklığı ile daha aktif hâle gelmiştir.
Ulaşım ve Pazar
İnsanların veya üretilen mal ve hizmetlerin bir yerden başka bir yere taşınmasına ulaşım veya ulaştırma denir. Ülkemizde 1950’den sonra ulaşım yollarının sıklaşması ve ulaşım araçlarının yaygınlaşmasıyla sanayi ve ticarette büyük gelişmeler meydana gelmiştir. Şu anda kara yolları Türkiye’nin hemen her yerine ulaşabilmektedir. Demir yolu taşımacılığı kara yolu taşımacılığına göre daha ekonomiktir. Tamamlanan ve yapımı devam eden yüksek hızlı ve hızlı demir yolu projeleriyle kentler arasında günü birlik seyahat yapılabilir hâle gelecektir. Modern yükleme ve boşaltma yapabilen gerekli araç ve gereçle donanmış limanlarımız, ihtiyacı karşılayacak ticaret filomuz vardır. Özellikle tır filomuz oldukça gelişmiş bir düzeydedir. Bu nedenle milletlerarası pazarlara ham madde veya yarı mamul madde gönderilmesinde herhangi bir problem kalmamıştır.